CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun 23’üncü maddesinin (d) bendine yapılacak düzenleme ile Akdeniz Üniversitesi bünyesinde “Yörük Araştırmaları Enstitüsü” kurulması amacı ile verdiği kanun teklifi TBMM Genel Kurulunda görüşüldü.
“TÜRKİYE’DE BİN 200 CİVARINDA YÖRÜK TÜRKMEN DERNEĞİ VAR”
Teklif sahibi Zeybek, Genel Kurulda yaptığı konuşmada şunları ifade etti; “Kültür toplumların vazgeçilmezidir, birlikteliğidir, dayanışmasıdır, kardeşliğidir. Kültürünü kaybeden bir toplum geleceğini kaybetmiş demektir, yok olup gider. Biz de tarihten gelen kültürlerimizi yaşatma gayreti içerisindeyiz. Bu anlamda, hem Orta Asya’daki hem oradan Türkiye’ye gelen Yörük ve Türkmenler yüzyıllardır Türk kültürünün, Türkmen kültürünün vazgeçilmezleridir. Bu nedenle biz Yörük ve Türkmen kültürünü dün olduğu gibi bugün de yaşatmak, geleceğe taşımak zorundayız. Akdeniz Üniversitesinde kurulacak bir Yörük Türkmen enstitüsü bu kültür hakkında bilimsel yanlarıyla da gerekli araştırmaları yapacaktır.
Bir Yörük Türkmen enstitüsüne ihtiyaç olduğu için bu kanun teklifini verdim. Türkiye’de bin 200 civarında Yörük Türkmen derneği var, 22 tane Yörük Türkmen federasyonu var, 2 tane Yörük Türkmen konfederasyonu var, 1 tane de birlik var. Her yıl bu 1.200’ün üzerindeki dernek Yörük Türkmen şölenleri düzenliyorlar. On binlerce vatandaş bu festivallerde kültürlerini yaşatmanın heyecanını yaşıyorlar, sevincini yaşıyorlar. Bu kadar geniş bir kesimi kapsayan böyle bir kültürün geleceğe taşınmasının yolu bilimsel açıdan da bu kültürün takip edilmesi, araştırılması bir zorunluluktur.”
“BU TÜR DEĞERLERİ YAŞATMAK İÇİN BİR ENSTİTÜYE İHTİYAÇ VARDIR”
“Artık, seralar sayesinde her mevsimde meyve, sebze yetiştiriliyor ama benim gençliğimde turfanda meyve ve sebze yetiştirme mücadelesi verilirdi” diyen Zeybek; “Turfanda, Orta Asya’da bir bölgenin ismi ama bu bölgenin özelliği deniz seviyesinden 60 metre daha düşük olması yani rakımı -60 ama orada yeterli su yok.
Atalarımız 35 kilometre uzaklıktan, yerin 100 metre derininden tünel kazarak o ovaya su getiriyor, kışın meyve, sebze yetiştiriyor. Hem kendi ihtiyacını karşılıyor hem de ihraç ediyor ve o “turfanda” bizim kültürümüzde, erken yetiştirilen meyve ve sebze olarak tarihe geçiyor. Turfandayı bilmeyen vatandaşlarımız ‘Turfanda nedir?’ dediğin zaman ‘Erken yetiştirme.’ diyordu ama ismi niye turfanda, bilmiyordu. Bu işte bilimsel bir çalışmanın sonucu ortaya çıkarılabildi. Yörüklerin, Türkmenlerin kültüründe olan, yaşanmışlıkları olan bu tür değerleri yaşatmak için bir enstitüye ihtiyaç vardır” ifadesini kullandı.