Denetimli serbestlik uygulaması için cezaevi yönetiminin çeşitli engeller çıkardığını ifade eden Can, şunları kaleme aldı:
“Kendilerini ‘ikinci bir yargılama merci’ yerine koyan idare ve gözlem kurulları, beni ve benim gibi birçok siyasi mahpusu özgürlüğümüzle tehdit ediyorlar. Hukuk tanımıyorlar. Yargıtay’ın bu konudaki ‘Taraflı olma, denetimli serbestlikten yararlanma önünde bir engel teşkil etmez’ yönündeki bir emsal kararını yazılı olarak kendilerine belirtmeme karşın, insan hakları, ulusal ve uluslararası hukuk yok sayılarak yaşam hakkım ihlal ediliyor. Yazdığım tüm dilekçelerime olumsuz yanıt verilerek çözüm merci olarak Adalet Bakanlığı gösteriliyor.”
(Celalettin Can)
‘HASTANEDE OLMALIYIM’
Cezaevindeki olumsuz koşullara da dikkat çeken Can, “Çok ciddi sağlık sorunları yaşamama karşın serbest bırakılmıyorum. 31 Ağustos 2023 günü tutuklanmamdan bu yana işkence olarak tanımladığım fiziki ve psikolojik uygulamalar ve yaptırımlar, var olan rahatsızlıklarımı tetikledi. 29 Eylül gecesi baş dönmesiyle düşerek başımı ranzaya çarptım. Çarpma yerindeki yara kısmen duruyor. Arkadaşların yardımıyla kendimi toparlamaya çalışarak halsiz bir şekilde sabaha kadar kaldım. 30 Eylül 2023 sabahı yine iki kez aynı durumu yaşadım. Bununla birlikte kolda uyuşma ve göğüs ağrısıyla cezaevi içinde bulunan hastaneye ellerim kelepçelenerek götürüldüm. Geçmiş sağlık durumumla ilgili öyküm bilinmesine, raporlarım ellerinde olmasına, üstelik mevcut şikâyetleri de yaşamama karşın tam teşekküllü bir hastanede tutulmam gerekirken hâlâ cezaevinde tutuluyorum” ifadelerini kullandı.